Denizli'de gerçekleşen bu dehşet verici olay, basında geniş yankı uyandırdı. Şizofreni tanısı bulunan bir doktorun yatalak annesine uyguladığı şiddet, hem ailenin hem de toplumun vicdanını derinden sarstı. Olayın detayları, mağdurun durumu ve doktorun geçmişi, Dr. Y. K. üzerinden şekillenen bir trajediyi ortaya koyuyor.
Olay, geçtiğimiz hafta Denizli’nin Merkezefendi ilçesinde meydana geldi. İddialara göre, uzun süredir şizofreni tedavisi gören 40 yaşındaki doktor Y. K., yatalak olan 68 yaşındaki annesi M. K. ile birlikte yaşamakta idi. Psikolojik rahatsızlıkları nedeniyle zaman zaman agresifleştiği bilinen Y. K., bir gün sabah saatlerinde annesine şiddet uygulamaya başladı. Yanındaki bir arkadaşının verdiği bilgiye göre, yatalak annesiyle sık sık tartışmalar yaşanıyordu. Olay esnasında öfkesine hakim olamayan Y. K., annesine ağır fiziksel şiddet uyguladı. O an annesinin bilinci kapandı ve ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldı. Bu vahim durum, komaya girmesiyle daha da ciddileşti.
Bu olay, yalnızca ailenin değil, aynı zamanda Denizli toplumunun da dikkatini çekti. Sağlık camiası, doktorin böyle bir şiddet eylemine karışmasını hayretle karşıladı. Yapılan açıklamalarda ise, doktor olması bir kenara bırakıldığında, kimsenin bu tür bir davranışı kabul edemeyeceği vurgulandı. Hemen ardından hiperaktif şizofren hastalarının tedavi süreçleri ve toplumda izole yaşamalarının getirdiği sorunlar üzerine tartışmalar başladı. Annelerin şiddete uğraması, Türkiye'nin kanayan yaralarından biri olarak biliniyor. Hem anne yatalak olması hem de oğulun psikolojik durumu, ailenin çöküşünü derinlemesine incelemesi gereken bir durum yaratıyor. Kısa süre içinde sağlık, sosyal hizmetler ve adli tıp uzmanları bir araya gelerek konunun üzerine eğilmeye başladı.
Olayın ardından doktor Y. K., polis tarafından gözaltına alındı ve çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklandı. Bu süreçte, anne M. K.’nin durumu ise tüm Denizli’yi yasa boğan bir konu oldu. Hastanede yoğun bakımda tedavi altına alınan M. K.'nin sağlık durumu, uzmanlar tarafından her geçen gün yakından takip ediliyor. Tedavi sürecinin nasıl ilerleyeceği ise merak konusu. Gözler, aynı zamanda Y. K.‘nın psikolojik durumunu ve yargı sürecini de takip etmekte. Bu tür olayların toplumda nasıl yankı bulduğu ise farklı bir boyutta tartışılıyor. Aile içi şiddet, toplumda cinsiyet eşitliği, ve ruh sağlığı konularında ciddi bir farkındalığın yaratılması gerektiği vurgulanıyor.
Denizli'deki bu olay, akıl sağlığı ve aile içi şiddet konularında kritik bir mesaj veriyor. Toplumun bu tür vakalar karşısında duyarlı olması, aile içindeki sorunlara göz kapamaması, ve şiddeti normalleştirmemesi gerektiği açıkça ortaya konuyor. Bu süreçte yetkililer başta olmak üzere, toplumun tüm kesimlerinin sabırlı ve dikkatli olması, bu tür olayların önüne geçmek adına büyük önem taşıyor. Türkiye genelinde aile içi şiddetle mücadele eden çeşitli dernekler ve sivil toplum kuruluşları, bu tarz bir durumu bir daha yaşamamak için eğitim kampanyaları ve farkındalık projeleri başlatma çağrısında bulunuyor.
Sonuç olarak, Denizli'deki bu olay, yalnızca bir bireyin davranışlarıyla sınırlı kalmayıp, toplumun psikolojik sağlığına, aile dinamiklerine ve sosyal adalete dair sorgulamaları da beraberinde getiriyor. Bu tür üzücü olayların önüne geçebilmek adına, herkesin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi büyük önem arz ediyor. Şiddet kültürüne karşı durmak ve her bireyin güvenli bir ortamda yaşama hakkına saygı duymak, sağlıklı bir toplum inşa etmenin temel taşlarından biri olarak kabul edilmekte. Türkiye’nin dört bir yanındaki bireyler, aile içi şiddetin karşısında durarak, sağlık meselelerinde ve özellikle ruh sağlığında daha dikkatli bir yaklaşım sergilemelidir.