Son günlerde yaşanan bir olay, toplumu derinden sarsan bir trajedi ile sonuçlandı. Ayrılık aşamasında olduğu öğrenilen bir kadının, "Beni kurtarın" mesajıyla başlattığı yardım çığlığı, sevgilisinin hayatına mal oldu. Olay, tüm ayrıntılarıyla birlikte cinayet soruşturması olarak sürerken, geride kalanların yaşadığı acı ve belirsizlik gözler önüne serildi.
Olay, geçtiğimiz hafta sonunda, İstabul'un kalabalık bir semtinde meydana geldi. 25 yaşındaki Ayşe K. ve sevgilisi Mehmet D. arasındaki ilişki, son dönemlerdeki sorunlar nedeniyle gerilimli bir hal almıştı. Ayrılmak isteyen Ayşe, bu düşüncesini Mehmet'e ilettiğinde durum daha da kötüleşti. İkili arasında başlayan tartışma, her geçen gün şiddetli bir hal alırken, genç kadının bir gün umutsuzca gönderdiği "Beni kurtarın" mesajı, herkesi derinden etkiledi.
Ayşe'nin bu mesajını alan arkadaşları, genç kadarı hemen evinde ziyaret etmeye karar verdi. Ne yazık ki, vardıklarında karşılaştıkları manzara korkunçtu. Ayşe’nin sevgilisi Mehmet’in o sırada evde olduğu ve Ayşe’nin durumu hakkında bilgi vermek amacıyla dostlarının geldiğini anlamak için büyük bir telaş içinde olduğu anlaşıldı. Kısa bir süre içerisinde olay yerine çağrılan polis, ortamı güvence altına alarak soruşturmaya başladı. Ancak yapılan inceleme sonucunda Ayşe'nin yaşamını yitirdiği ve Mehmet'in şüpheli olarak gözaltına alındığı bilgisiyle herkes şok oldu.
Cinayet soruşturması başladığında, yaşanan bu olayın nedenleri ve nasıl bir sona yol açtığı üzerine toplumda büyük bir infial oluştu. Kadın cinayetleri, sosyal medya üzerinden yürütülen kampanyalar ve kadın-erkek eşitliği üzerine gündemi işgal eden birtakım tartışmalar, bu kez çok daha çarpıcı bir hal aldı. Olayın arka planındaki psikolojik dinamikler, izleyenleri düşündüren bir konu haline geldi.
Akıllara gelen birçok soru vardı: Ayşe'nin yardım çığlığı neden dikkate alınmadı? Sevgilisi Mehmet’in bu denli radikal bir yola sapmasının arkasındaki motivasyon neydi? Kadınların, yaşadığı duygusal ve fiziksel şiddet karşısında nasıl bir davranış sergilemeleri gerektiği, bu tür olayların önlenmesi için ne tür önlemler alınabileceği gibi pek çok tartışma protokolü üzerinde hızla gelişmeye başladı.
Hüseyin G. adında bir sosyal medya kullanıcısı, "Böyle hikayeler çok çağrıştırıyor. Kadınların hayatı tehlikede, ve çevre ne yazık ki çoğu zaman sessiz kalıyor," dedi. Ayşe'nin ölümü, yalnızca bireysel bir trajedi değil, aynı zamanda toplumun eğitim ve farkındalık düzeyinin de sorgulanmasına yol açtı. Birçok kadın derneği ve kadına yönelik saldırılara karşı mücadele eden kuruluşlar, bu cinayetin ardından gerçekleştirdikleri basın toplantısında, "Kadınlar daha fazla korunmalı; her birey, bir diğeri için ses çıkartmalı," ifadelerini kullandı. Bu ifade, birçok kadının maruz kaldığı şiddet, ayrılık tartışmaları, sessiz kalma durumları ve daha önemli sosyal sorunlar hakkında dönülmesi gereken bir noktayı da gösterdi.
Olayın ardından toplanan topluluk, sadece Ayşe için değil, tüm kadınlar için bir farkındalık yaratma amacı ile birlikte hareket etti. Birçok kişi, sosyal medyada "#KadınaŞiddeteHayır" ve "#AyşeninSesi" gibi etiketler altında seslerini duyurdu. Ayşe’nin ailesi, kampanyalara katılarak başta cesur annelere destek olmak ve aynı trajedilerin bir daha yaşanmaması için kamuoyunu bilinçlendirme çabalarındaki mücadelelerini sürdürüyor.
Olayın ardından, psikologlar, kadınların duygusal bağlılıkları ve ilişkilerindeki sağlıklı sınırları nasıl koruyabilecekleri üzerine birçok seminer düzenlemeye başladı. Eğitimlerde çevre faktörlerinin yanı sıra, bireysel farkındalık ve sağlıklı iletişim şeklinde konular ziyaretçilere aktarıldı. Ayşe’nin trajik ölümü, aslında pek çoklarını aynı gelecekle yüzleşmeye zorlayan bir felaketarkasındaki sebepleri göz önüne serdi.
Bu trajedi, kadına şiddet konusunun bir kez daha gün yüzüne çıkmasına ve toplumsal düzlemde kadını koruma konusunun aciliyetinin altını çizmeye yönelik bir adım olmuştur. Günümüzde bu tür olaylar, maalesef sıkça yaşanmakta. Ancak, umut dolu bir geleceğin var olabilmesi için, toplumsal değişim adına adım atmanın ve harekete geçmenin zamanı geldi. Ayşe'nin hikayesi, mor bir ışık olmayı başarabilir; yeter ki sesimizi duyurabilelim.
Bu tür üzücü olayların tekrarlanmaması adına, kamuoyunun bilgilendirilmesi ve toplumun her kesiminden bireylerin sorumluluk alması gerektiğinin altını çizerken, yaşananların unutulmaması için adaletin tecelli etmesi elzemdir. Bu trajedinin ardından, göğe yükselen her yardım çığlığının, tinimizde yankılanması dileğiyle…